mavi ekran veren windows gibi olmak
dumur durumlar karşısında insanın verdiği tepkinin
byte cinsinden değeri. her şey yolunda gidiyorken çotank diye bir işin olmaması durumunda verilen ruhsal tepki olarak da tanımlanabilir. o anda
still frame haline dönmüş
avi dosyası gibi olursunuz. yer yarılsa da içine girsem durumu bile sizin için kurtuluş değildir. birisi sizi resetleyene kadar aynı şekilde kalmaya devam edersiniz
eve biri gelecek diye yapılan temizlik
normal zamanlarda dağınık ve bir o kadar da sorumsuz olunduğunun göstergesidir. gerçi erkekler bu durumu pek takmaz. kanka ev çok dağınık ha filan derler eve girmeden önce işlem tamamlanır.
erkeklerin 30 undan önce olgunlaşamaması
günümüz erkeklerinin bir kısmı için doğru olduğuna inandığım önerme. şöyleki; kent hayatı içerisinde ve apartman yaşamı içerisinde hayat ve onun getirdiği deneyimlerden nispeten izole büyümüş erkekler için geçerlidir diyebilirim. sokak yaşantısının bünyeye katacağı bir çok tecrübeden bihaber yaşarlar. üniversiteyi bitirip iş güç sahibi olmadan da bu eksikliği pek kapatamazlar. yani hayatı evde playstation oynayarak geçen erkekler için elbette bu dediklerim. bu tanımın dışında kalanlar için aynı tespitte bulunmak haksızlık olur
eski sevgiliyle arkadaş kalmak
iki tarafında sadece kendini kandırmasından ibaret olan hadisedir. bunu yaptığını öne sürenlerin kadın erkek farketmeksizin sevdiklerini söylemek zor olacaktır. gerçi modern aşkların bitişi de böyle olmuyor mu. her şeyi tüketmiştiniz o yüzden ayrıldınız değil mi. biraz da arkadaşlığımızı tüketelim. özü budur. neleri tükettiniz bilmiyorum ama bari arkadaşlık kavramının içini boşaltmayın... umarım eski sevgilileriyle arkadaş olanlar ara sıra oturup yeni sevgilileri hakkında da konuşup arkadaş gibi dertleşiyorlardır
özgür düşünce
medya-internet-televizyon-sinema dörtgeni ile aranızdaki ilişkinin yakınlığına göre bireyde gelişmesi söz konusu olan veya olmayan düşünce. sistemin dışına taşmak isteyenlerin vazgeçilmezi. hangi ideolojiyi savunursa savunsun her zaman sistemin dışındadırlar. takdir edilesi insanlardır.
benimsemek
kökenine bakıldığında "ben" e ait olmayan bir şeyin benliğe katılması. kısaca kendiniz veya kendinizden olmayanın rıza göstererek kabul edilmesi ve ya farkında olmadan bilinç altınıza sokularak kabul ettirilmesidir. bu eylemin temelin de öncelikle kabullenilmeyen ve ön yargı ile yaklaşılan bir olay, durum, kişi veya nesnenin bağlamından ayrılarak yeniden inşa edilip, kendisine yeni anlamlar yüklenerek bilinçte meşrulaştırılması yatar. kısaca duygunun yerini akla ve mantığa bırakmasıdır benimsemek
yok olmayı istemek
düşünmenin insan da yarattığı bir çöküştür...
düşünüyorum o halde varım cümlesinin insanı tamamen belirsiz bir yokluğa itmesi şeklinde de açıklanabilir.... var olmanın ana unsuru olan düşüncenin birey de içinden çıkılmaz ruh hallerine yol açmasıdır.
kendini yaşamak
yalnızlıkla barışık olmayı gerektirir çoğu zaman. bir dinginliğin içerisinde, diğer insanları gözlemleyerek, hayata bazen kısık gözlerle bazen de tebessüm içerisinde bakabilmeyi öğretir daha sonraları. isteklerin aslında geçici olduğunu, aslolanın düşümek ve özgürlük olduğunu farketmenizi sağlar. engel denen bir şey olmadığını, her şeyin önündeki engelin aslın da kendiniz olduğunu da farketmenizi sağlar beraberinde. anlam ararken kendisine anlam yüklenen şeylerin giderek aslında ne kadar anlamsız bir "nesne" olduğunu, her şeyin sadece ve sadece sevmek yada sevmemek olduğunu öğretir size kendini yaşamak...
yalnızlık
aradağını bulamamaktır.... daha doğrusu sürekli olarak "o" nu bulmaya çalışmaktır. aynı zamanda modern insanın en büyük çıkmazıdır.
yemeden içmeden kesilmek
türlü sebeplerden ötürü bünyenin iflas ettiğinin resmiyete dökülmüş halidir. bedendeki tüm duygu ve hisler intihar ettiğinden yemeyi ve içmeyi de hissetmezsiniz. pek tabi her zaman bu şekilde de olmayabiliyor.